Safai’den Bir Roman
Martı Jonathan’dan Yünatanmartı’ya
“İyi dinle!” diyor bir ses;
“… İyi dinle ve sakın unutma!”
“Kimsin sen?” diyorum.
“Martı; odanda konuk ettiğin martı.”
“İyi de, martılar konuşamaz ki! Bir düş bu; düş görüyor olmalıyım.”
“Hayır dostum, düş görmüyorsun. Uykuda olmandan ötürü can kulağın açıldı; söylediklerimi anlayabilişin ondan. Üstelik ben de, anlatmak istediklerimi iletebilecek denli yetkin bir martıyım.”
“Rastlantı değil öyleyse karşılaşmamız.”
“Değil, dinleyecek olduklarını anlatmakla görevlendirildim ben. Sense seçilmiş birisin; öylesine karşılaşılmış bir insan değil. Umarım anlattıklarımı yazmamazlık etmezsin.”
“Yazmam da mı gerekecek?”
“Hele bir dinle, kendini zorunlu sayacaksındır yazmaya.”
“Haydi anlat öyleyse…”